
Beynimde kendime zorla ezberletmeye çalıştığım pozitif enerji temrinleri ,ayağımda her zamanki gibi "herşeye sadık kalan" a özgü aynı siyah ayakkabılar , avcumda nazar duası, ağzımda akşamki şarabın ekşi tadı ve akraba ziyaretlerinde birbirine mandalina soyup yedirmenin tuhaf samimiyeti ...
Yıllardır başka suretlere bürünen , ama her surette gizlice senin aslınla yapılan pazar kahvaltıları...
Sonbaharın haftasonu mu , yoksa haftasonunun sonbaharımı bu içinden çıktığım diye koşuyorum vapura , onada söylemiştim "uçarak geçiyorum bu caddeyi , hoopp geç kalmaya ramak var vapurundayım" diye, ona ne söyleyeceğimi hiç bilmeden sessizliğin noktalı boşluklarını dolduran konuşmalar yapmıştım.İçini özenle doldurduğum cümlelerimi bir bir akdenize döküp gittiğinden beri , yenilmiş komutan mıyım? Yoksa herşeyi yenibaştan öğrenmeye çalışan kız çocuğumuyum bilmiyorum.
Başka bi şehrin , başka sonbaharında yeni hayat! pozitif hayat! oh ne güzel hayat! projelerimin ezberiyle geç kalmaya ramak var vapuruna binerken boydan boya bembeyaz olduğumun farkına varıyorum ,Paltom Bembeyaz! son fotoğrafımızın çekildiği o göl kıyısındaki paltonun içindeyim.Paltom hala bembeyaz!
Başka şehirde başka duyguda,başka pazar kahvaltılarında aynı beyazlıkta aynı paltodayım.
İçindeki bensem onun içindeki kim?
Paltom bile hala beyaz kalırken sen bu kadar egzosa nasıl buladın bizi? 1 kişilik boş yer bırakıp içerde....
Ona da dedim " uçarak geçiyorum bu caddeyi " diye...paltomdan bi uçurtmayla...
Tut beni !
yazdım
noktalı
boşluğa...
gözde
17.11.2008
İstanbul
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder